SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’Z-ZEKAT

<< 736 >>

باب: قول الله تعالى: {لا يسألون الناس إلحافا} /البقرة: 273/. وكم الغنى.

53. Yüzsüzlük Ederek İnsanlardan İstemezler [Bakara 273], Dilenmeyi Engelleyen Zenginlik Ölçüsü Nedir?

 

-وقول النبي صلى الله عليه وسلم: (ولا يجد غنى يغنيه). [ر:1409]. لقول الله تعالى: {للفقراء الذين أحصروا في سبيل الله - إلى قوله - فإن الله به عليم}. /البقرة: 273/.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "(Gerçek miskin) kendini geçindirecek şeyi bulumayandır" buyurmuştur.

Ayette ise şöyle buyurulur: "(Yapacağınız hayırlar) kendilerini Allah yolunda adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar, yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir. [Bakara 273]

 

حدثنا حجاج بن منهال: حدثنا شعبة: أخبرني محمد بن زياد قال: سمعت أبا هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (ليس المسكين الذي ترده الأكلة والأكلتان، ولكن المسكين الذي ليس له غنى، ويستحيي، أو، لا يسأل الناس إلحافا).

 

[-1476-] Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  şöyle buyurmuştur: "(Gerçek) miskin, kendisine birkaç lokma yiyecek verilen kimse değildir. Gerçek miskin, kendisini geçindirecek bir şey bulamayan ve (istemekten) haya eden veya yüzsüzlük ederek insanlardan istemeyen kimsedir.

 

Tekrar: 1479, 4539

 

 

حدثنا يعقوب بن إبراهيم: حدثنا إسماعيل بن علية: حدثنا خالد الحذاء، عن ابن أشوع، عن الشعبي: حدثني كاتب المغيرة بن شعبة قال: كتب معاوية إلى المغيرة بن شعبة: أن اكتب إلي بشيء سمعته من النبي صلى الله عليه وسلم، فكتب إليه:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول (إن الله كره لكم ثلاثا: قيل وقال، وإضاعة المال وكثرة السؤال).

 

[-1477-] Şa'bî'den nakledildiğine göre Muğîre İbn Şu'be'nin katibi şöyle anlatır: Muaviye, Muğîre'ye gönderdiği bir mektupta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işitmiş olduğu hadislerden bir bölümünü yazıp göndermesini istemişti.

 

Muğîre mektuba şöyle yazdı: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim: Allah sizin için üç şey'i hoş görmez: Bunlar, dedikodu, mal israfı ve çok soru sormak."

 

 

حدثنا محمد بن غرير الزهري: حدثنا يعقوب بن إبراهيم، عن أبيه، عن صالح بن كيسان، عن ابن شهاب قال: أخبرني عامر بن سعد، عن أبيه قال:

 أعطى رسول الله صلى الله عليه وسلم رهطا وأنا جالس فيهم، قال: فترك رسول الله صلى الله عليه وسلم منهم رجلا لم يعطه، وهو أعجبهم إلي، فقمت إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فساررته، فقلت: مالك عن فلان، والله إني لأراه مؤمنا؟ قال: (أو مسلما). قال فسكت قليلا، ثم غلبني ما أعلم فيه، فقلت: يا رسول الله، مالك عن فلان، والله إني لأراه مؤمنا؟ قال: (أو مسلما). قال: فسكت قليلا، ثم غلبني ما أعلم فيه، فقلت: يا رسول الله، مالك عن فلان، والله إني لأراه مؤمنا قال: (أو مسلما). يعني: فقال: (إني لأعطي الرجل، وغيره أحب إلي منه، خشية أن يكب في النار على وجهه).

وعن أبيه، عن صالح، عن إسماعيل بن محمد أنه قال: سمعت أبي يحدث هذا، فقال في حديثه: فضرب رسول الله صلى الله عليه وسلم بيده، فجمع بين عنقي وكتفي، ثم قال: (أقبل أي سعد، إني لأعطي الرجل).

قال أبو عبد الله: {فكبكبوا} قلبوا. {مكبا}: أكب الرجل إذا كان فعله غير واقع على أحد، فإذا وقع الفعل، قلت: كبه الله لوجهه، وكببته أنا.

قال أبو عبد الله: صالح بن كيسان أكبر من الزهري، وهو قد أدرك ابن عمر.

 

[-1478-] Amir İbn Sa'd'ın naklettiğine göre babası Sa'd şöyle anlatır: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir grup İnsana bir miktar atiyye verdi. Fakat içlerinden sadece birine vermedi. O, grup içinde benim en çok hoşuma giden kişiydi. Bunun üzerine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım ve gizlice, "Falanın durumu nedir? Vallahi ben onu mu'min olarak biliyorum" dedim. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Müslim de" buyurdu. Kısa bir süre sustum. Sonra o kişi hakkında bildiğim şeyler beni harekete geçirdi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Falanın durumu nedir? Vallahi ben onu mu'min olarak biliyorum" dedim. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Müslim de. Muhakkak ki ben, bana daha sevimli gelen kimseler olduğu halde, (mal sevgisi sebebiyle) yüzü koyun cehennem'e atılır endişesi ile başkalarına mal veririm." buyurdu.

 

İsmail İbn Muhammed'den şöyle nakledilmiştir: "Bu hadisi naklederken babam'ın şöyle dediğini işittim: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem eliyle vurdu. Elini boynum ile kürek kemiğim arasında birleştirdi. Sonra, "Bana dön ey Sa'd! Ben, bana daha sevimli gelen kimseler olduğu halde, (mal sevgisi sebebiyle) yüzü koyun cehennem'e atılır endişesi ile başkalarına veririm" buyurdu.

 

Ebu Abdullah el-Buharî şöyle demiştir: فكبكبوا  yüzleri üzerine çevrildi anlamına gelir. ise مكبا "yüz üstü" demektir.

 

 

حدثنا إسماعيل بن عبد الله قال: حدثني مالك، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (ليس المسكين الذي يطوف على الناس، ترده اللقمة واللقمتان، والتمرة والتمرتان، ولكن المسكين: الذي لا يجد غنى يغنيه، ولا يفطن به فيتصدق عليه، ولا يقوم فيسأل الناس).

 

[-1479-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Miskin, (insanlardan dilenip de) bir İki lokma veya bir iki hurma verildiği zaman geri dönen kimse değildir. Gerçek miskin, geçimini sağlayamayacak durumda olan, fakat onun bu durumda olduğu tahmin edilemediği için sadaka verilmeyen, kalkıp insanlar arasında da dilenmeyen kimsedir."

 

 

حدثنا عمر بن حفص بن غياث: حدثنا أبي: حدثنا الأعمش: حدثنا أبو صالح، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لأن يأخذ أحدكم حبله، ثم يغدو - أحسبه قال - إلى الجبل، فيحتطب، فيبيع، فيأكل ويتصدق، خير له من أن يسأل الناس).

 

[-1480-] Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Siz'den biri için urganını alıp sabahleyin dağa gitmesi, odun toplayıp satması bunun parasından yemesi ve sadaka vermesi insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır."

 

 

AÇIKLAMA:     Yukarıdaki ayet ve hadisler, zenginlik ölçüsünü beyan etmektedir. Çünkü Allah (c.c) sadakayı, Bakara suresi 273. ayette belirtilen nitelikleri taşıyan fakirle­re tahsis etmiştir. Yani ayetteki vasıfları taşıyanlar zengin değil, taşımayanlar ise zengindir.

 

Netice olarak, insanlardan istemenin ön şartı, imkansızlık içinde olmaktır. Çünkü Rabbimiz (c.c) bu grubu, Yeryüzünde kazanç için dolaşamayan [Bakara 273] şek­linde nitelemiştir. Yeryüzünde kazanç için dolanabilen kimse, bir tür zenginlik / imkan içinde demektir.

 

Sehl İbn Hanzaliyye'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kendisine yetecek kadar (malı) bulunduğu halde insanlardan dilencilik edenler ancak (yanacakları) ateşi artırmış olurlar."

 

Etraftaki sahabiler, "Ey Allah'ın Resulü! Kendisine yetecek kadar'ın ölçüsü nedir?" dîye sorunca Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem , "Yiyeceği ve geçimini sağ­layacak miktar" buyurmuştur. Bu hadisi, Ebû Davûd nakletmektedir. Tirmizî de hadisin "sahih" olduğunu belirtmiştir.

 

Tirmizî, İbn Mes'ud hadisi hakkında şöyle der: "Sevrî, İbnü'l-Mübarek, Ahmed ve İshak gibi bazı alimlerin uygulaması da bu yöndedir. Bazı alimler ise bu konuda daha müsamahakar davranarak, "Bir kimsenin, elli veya daha fazla dirhemi varsa muhtaç demektir. Zekat alabilir" demiştir. Şafiî ve diğer bazı alim­lerin görüşü de böyledir."

 

İmam eş-Şafii şöyle der: "Bazen bir kimse çok para kazanarak zengin du­rumunda olur, fakat kendi zaafiyeti ve aile efradının çokluğu sebebiyle bin dir­hem bile ona yetmeyebilir."

 

Bu konuda farklı görüşler de bulunmaktadır: Ebû Hanîfe, "Nisap miktarı mala sahip olan kişi zengindir, zekat alması ona haram olur" demiştir. Delil olarak, İbn Abbas'tan rivayet edilen, Muaz'ın Yemen-'e gönderilmesiyle ilgili olan hadisi ve Resûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem , "Zenginle­rinden alır, fakirlerine verirsin" sözünü getirmiştir. Burada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem , zekat alınacak kimseleri "zengin" olarak nitelemiştir. Başka bir hadi­sinde ise, "Zengine sadaka (zekat) helal olmaz" buyurmuştur.

 

Allah (c.c) Kur'an'da, "Ya da apaçık bir miskini doyurmaktır [Beled 16] buyurmuş­tur. Yani "toprağa bağlı miskîn" demektir.

 

İlk olarak zikredilen hadiste, "miskinlik", "dilenmeyip iffetli ve onurlu kalmak ve ihtiyaç duyulan şeylere karşı sabırlı olmak" şeklindeki ifadelerle övülmüştür.

 

Hadis, her hal ve şartta hayalı bir şekilde davranmanın müstehap olduğu­nu, gösterir. Sadakayı, yüzsüzlük etmeyip onurlu davranan kişileri araştırmak suretiyle vermek gerekir.

 

Bu hadis, "(Gerçek) fakirin durumu, miskinden daha kötüdür" sözünün de doğru olduğunu göstermektedir.